YAĞMUR "KIYAMET ÇİÇEĞİ" Çernobil...Trabzonspor...Kazım Koyuncu...

Her yıl kış mevsiminin başında en az haftada bir kere sinemaya gitmeye ahdederim. Ancak, benim planlarım çoğu zaman suya düşer. Sorumluluklar ve görevler nedeniyle gidemediğim olduğu gibi bazen de nedensiz, üzerime bir tembellik çöker ve sinemaya gitmeye üşenirim. Bu hafta şeytanın bacağını kırdım ve kahvaltıdan sonra ani bir kararla hızlıca evi toparlayıp, giyinip adeta kendimi dışarıya attım. Oh be! dünya varmış. Çok erken değil ama yine de hâlâ sabah sayılırdı. Taze ve soğuk hava beni kendime getirdi. Keşke, bu saatlerde hep dışarıya çıkabilsem.




Biz pek farkında olmayız ama sinemalardaki filmler, adeta varolma savaşı verirler. Gişe yapamayan filmlerin vizyonda kalma şansları yoktur. Anlayacağınız, bu acımasız bir yarıştır ve kimsenin gözünün yaşına bakılmaz. Yeni filmler her hafta, ekseriya cuma günleri vizyona giriyorlar. Ben de seçtiğim birini izlemek üzere, ya hemen ya da bir kaç gün içerisinde sinemanın yolunu tutarım. Bazen de aile içinde veya arkadaş ortamında o günlerde sözü edilen bir film varsa kararlaştırılır ve topluca sinemaya gidilir. Yalnız başına gidildiğinde filmin içine girmek, kendini filme vermek daha kolay olsa da grup olarak gitmenin de ayrı bir lezzeti vardır.
Devamı »

Yorum Gönder

0 Yorumlar