MERHAMET...İçimizi Isıtanlar...

Geçen hafta, yağmurlar sebebiyle aksattığım yürüyüş için dışarı çıktım. Havada yağmur yoktu ama insafsız bir soğuk vardı. Yün atkı, eldiven, manto ve çizmelerimle soğuğa karşı önlemimi almış yürüyordum. Boynum boğazım kapalı, yürüyüş sırasında artan vücud harareti ile üşümüyordum ama soğuk havayla temasta olan yüzümün soğuktan etkilendiğini hissettim. Hatta, çerçeveci dükkanının önünden geçerken göz attığım vitrindeki altın varaklı aynada kızarmış yanaklarımı görünce, utangaç genç kızların kızaran yanaklarına benzettim.




Kafamda iyi-kötü binbir düşünceyle bakınarak yürürken sol tarafımdaki apartmanın giriş katı dairesinin önünde bir adam, balkondaki kadından bir şeyler aldı ve oradan ayrılıp, yanım sıra yürümeye başladı. Bir elinde, içinde iki dilim kakaolu yaş pasta olan bir tabak, diğer elinde büyükçe, kulplu, dumanı üstünde bir kahve kupası tutuyordu. Ayaklarında lastik çizme, başında yün beresi ile sıkı giyindiği belli bu adamın yüzüne baktığımda mesut bir ifade gördüm. Ben de gayrı ihtiyari gülümsedim, duyurmaya çalışarak,
-Afiyet olsun, dedim.
Yüzündeki mesut ifade hafif bir gülümsemeye dönüşürken, başıyla selam vererek, teşekkür etti ve yoldan ayrılarak, sola doğru seğirtti.
Devamı »

Yorum Gönder

0 Yorumlar